Hayat zorluyor mu sizi de kimi zaman? Bıktığınız,
yorulduğunuzu hissettiğiniz, hiç bir şey yokken hıçkıra hıçkıra
ağlayasınızın geldiği oluyor mu?
Bende oluyor. Yalnız mıyım, acaba sadece ben mi böyle
hissediyorum yoksa?
Bilmiyorum, bu değişken ruh halimin sebebi yağmurlar
olabilir belki de... Montumu giyip kafamda şapkam, ellerim cebimde hızlı
adımlarla yürüyorum her yere. O minik yağmur damlası burnuma, yüzüme
çarptığında durmalıyım belki de. Hızlı adımlarla yürümenin ne anlamı var ki, ne
kaçıyor bu hayatta. Arkadaşınla buluşma
saatin 10 dk şaşmış ya da işe geç kalmışsın aman allahım! Ya bu sefer geç
kalmışsın işte! Ne olabilir... Önemli
bir toplantı yönetim ekibi ile yapılan. O
koşturduğun 1 dk için işten mi atacaklar seni. Bu değil ki derdimiz bence.
Sanki artık görmez gözler, kararmış yüzler, öylesine yaşayan kalplerle dolu
sanki çevremiz, fazla sıkılgan, erken sıkılan yürekler...
Durmalı biraz... Sakinlemeli, içe dönmeli çok geç olmadan.
Bana herkes der ki ne enerjiksin Ece, nereden bu neşe. Öyle miyim? Neşeli miyim
ben gerçekten? Peki öyleysem neden hep göz pınarlarımda bekliyor o sular?
Yağmurla beraber akıtsam onları, çok ağlayınca kururlar mı?
Hep düşünüyorum ben, hep planlar, hep bir düzen, kurallar
silsilesi.
Nefes almalı arada. Bi dur demeli hırçın akan hayata...
Meditasyon, yoga, nefes denemeliyim sanırım. Kendime dönmeliyim.
Kendimi sevmeliyim, kimsenin sevemeyeceği kadar. Ben kıymet vermezsem insanlar
neden versin ki bana...
Bu cümle bile gösteriyor insanları ne denli önemsediğimi, vazgeçtim
ya, onlar bunlar versin diye değil, BEN için vereceğim değeri kendime.
Var mı ya Ece daha bu dünyada BEN gibi, var mı SEN gibi..
Kelebek kadar ömrümüz
var zaten...
En iyisi daha hareketli şarkılar dinlemek, şarkıdan bu hüzün eminim sadece şarkıdan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder