Nisan ayı 12 ay
içerisinden en sevdiğim (doğum günü ayım olduğu için olabilir mi) :))
Bahar geliyor,
havalar ısınıyor, güneş geliyor, her yana ışık saçıyor, enerji ve keyifle
dolduğumu hissediyorum. İşte böyle güzel bir günde sizlerle yeni okuduğum
"Bağırmayan Anneler" kitabının özetini paylaşmak istedim. Evimiz de
ısınsın, çocuğumuzla aramıza güneş doğsun, aramızda buzlar varsa eriyiversin
diye...
Kitabın Adı:
Bağırmayan Anneler
Yazarı: Hatice Kübra Tongar
Hayy Kitap
Açık konuşmak gerekirse bu yazarın ilk kez bir kitabını
okuyorum ve herhangi bir öneriye dayalı olmadan "başlığını severek"
almıştım. Öncelikli belirtmek isterim ki kitap " niyet ettim bağırmayan
anneliğe" tadında din kitabı hissiyatında başlıyor, aralarda da Hz.
Muhammed'ten alıntılar yapıyor. Bunu özellikle belirtmek istedim çünkü bu tarz
kitapları asla okumam diyenler de var aman allahım illaki okumalıyım diyenler
de.. Ancak içerisinde işe yarayabilecek, farkındalık yaratacak bir çok şey de
görebiliyoruz.
Benim aklımda kalan
ve en doğru bulduğum cümlelerden biri şu; evimize misafir geldiğinde kibar olan,
sevgiyle ilgiyle hareket eden bizler hayatta en çok değer verdiğimiz çocuklara
bağırarak onları nasıl yaraladığımızın farkında mıyız? Ya aşırı pasif (hiç
kimseye hayır diyemeyen) ya da aşırı agresif (herşeye hayır deyip sinirlenen,
bağırıp çağıran) çocuklar yetiştiriyoruz. Bu demek değildir ki her söylediklerini
tamam olur diyelim, tam aksine kurallar koyulmalı ve bir ayna olan bizler de o
kurallara uymalıyız. Söylediğimi yap yaptığımı yapma kavramı artık çok
gerilerde kaldı. Biz saatlerce TV izlerken, hayır sen izleme git kitap oku
demek çocukta bir kavram kargaşası yaratır. Onların da bir birey olduğunu,
çocuk da olsalar duyguları, kendilerine karşı saygıları olduğunu unutmamalı,
eşimize dostumuza nasıl konuşuyorsak nasıl birşey istiyorsak, aynı tavırla
minnaklara da yaklaşmalıyız. Özellikle hakaret, utandırma, kıyaslama yapmayın
lütfen.
Odasını mı toplamıyor, "odanı toplamadığında yerdeki
oyuncaklara basıp kırma ihtimalin var haberin olsun" gibi konuşmak çok
daha farklı bir etki yaratıyor. Kırılan oyuncağın yerine de hemen yenisini
almıyoruz tabi ki.. 5 dk sonra televizyonu kapatıyoruz sonra da yatacağız demek çocuğu
sürece hazırlamak açısından çok önemli. İş birliği ihtimalini
kuvvetlendirecektir. "Koltukta zıplama" yerine "koltuk oturmak
içindir" demek -me,-ma eklerini neredeyse hiç kullanmamak çocuğun
yaklaşımını değiştirecektir.
Bağırmayan anne olmak bugünden yarına değişebilen bir şey
değildir diyor yazar, isterseniz bir kod oluşturun siz ve çocuğunuz arasında,
yardım isteyin ondan . "Kırmızı" örneğin, siz bağırmaya
başladığınızda çocuğunuz size "kırmızı" desin, farkına varın onu
korkuttuğunuzun, onun 2-3 katı vücudunuzla ona doğru eğilip parmak sallayarak
saygı değil sadece korku yarattığınızın farkına varın. Düşünsenize size doğru
böyle birşey yapıldığını, kendinizi o kişiden daha güçlü hissettiğiniz ilk anda
siz de tüm o yılların öcünü almak adına benzer tavırlarda bulunmaz mısınız? Siz
de ona sizi çok sinirlendirdiğinde aynı kodu uygulayabilirsiniz. Her iki taraf
için de farkındalık yaratacaktır.
Bir de şundan etkilendim, ceza işe yaramaz diyor. Çünkü ceza
alan çocuk yaptığı davranışın bedelini ödediğini düşünecektir. Yine yapar yine
öder umrunda olmaz. Ceza alan çocuk davranışın değil, kendinin kötü olduğunu
düşünür, konuşun yavrularınızla.
Son olarak öyle her şeyi de sormayın; örneğin ilaç içmek
ister misin, oyuncaklarını toplar mısın değil oyuncakları toplama vakti, bu
sırada ben de mutfağı toplayacağım toplam 5 dkmız var bakalım neler başarmış
olacağız? gibi konuşalım..
Bence her annenin kendine alabileceği güzel cümleler ve
öneriler mevcut. Bağırmayan, sevgi dolu, kırmayan ve çocuğunun çok sevdiği ve
saygı duyduğu, örnek aldığı bir anne olmanızı diliyorum..
Sevgiler,
Ece
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder