Bu haftanın
kitabının ilginç bir adı var ama bilin ki sadece kadınlara özgü bir kitap değil,
hem erkekte hem de kadında bulunan eril-dişil kişilikler ve gölgelerimizle
ilgili çok eğitici bir kişisel gelişim kitabı.
Kitabın Adı: Vahşi
Kadın'ın Yolculuğu
Yazarı: Didem Çivici
Ganj Yayınları
Yazar, kendini nasıl
bulduğunu ve içindeki farklı kişilikleri, gölgelerini nasıl ortaya çıkardığını,
bunu yaparken de kimlerden/kitaplardan etkilendiğini tüm açıklığı ile dile
getiriyor. Kendini anlatırken, sizin de bilmediğiniz, bildiğiniz ancak
gizlediğiniz ve hatta korktuğunuz bir çok yönünüzle karşılaşmanızı sağlıyor.
Hem kendi ilişkilerimizde hem de çevremizde sıkça görmüyor muyuz mutsuz,
umutsuz ve çıkmazda hisseden insanları... Ortak noktamızı farketmiş yazar ve
araştırınca da şiddetsiz iletişim, gölge çalışması ve derinlik psikolojisi gibi
çok farklı alanlarla karşılaşmış.
Kitaptan aldığım
birkaç notu sizlerle paylaşmak istiyorum;
En çok hatırlamanız
gereken; kendinle kalmak diyor, nefes almayı, kendini dinlemeyi, yavaşlamayı ve
kendine alan yaratabilmeyi, kendinle açık seçik konuşabilmeyi, akıl vermek
yerine durup hissetmeyi, alışkanlıklarını keşfetmeyi, yeniden ve yeniden
güvenebilmeyi, yeniden ve yeniden insan olabilmeyi öğren diyor...
Önemli olanın
zihin-duygu-beden bütününde ilerlemek olduğunu farketmek!
Tüm varlıklar eril
ve dişil özden oluşur. Madde ve dünya ile olan ilişkimiz dişil öz, ruh ve gök
ile olan ilişkimiz ise eril özümüzdür. Dişil öz bağlantı kurma, iletişim,
derinlik yani bilinçdışı, eril öz ise düşünce, ifade ve bilinçle ilgilidir.
Eril öz erkek demek değildir, dişil de kadın demek değildir. Her insan hem eril
hem dişil özler taşır, Tao felsefesinde bunlara Yin ve Yang denir. Dengede
olmaları son derece önemlidir.
Sağlıklı eril özde;
kararlılık, özgürlük, netlik, odaklılık vardır örneğin, sağlıklı dişil özde ise
şefkat, ahenk, ışıltı, besleyicilik vardır. Sağlıksız olanlarda agresif,
kontrolcü, saldırgan, tembel, özgüven eksikliği, aşırı duygusallık, depresiflik
ve bağımlılık olabilir.
Karanlıktan korkarız
ama merak da ederiz çoğu zaman. Hem cezbedici hem de korkutucudur. Karanlık
yenilenmenin müjdecisidir aslında diyor yazar. Kışın doğanın karanlığa çekilip baharda
yenilenmesi gibi.. Karanlık getiren ışığı getirir.
Çocukluğumuz
süresince kişiliğimiz gelişirken bilincimizin dışına attığımız farklı
kişiliklerimiz yani gölgelerimiz de gelişir. Temel güdülerimizi bastırmak
onların yok olmasını sağlamıyor, nevroz hallerinde, duygusal karmaşalarımızda,
unutkanlık veya fiziksel semptomlarla tekrar karşımıza çıkabiliyorlar.
Gölgelerimizin görmezden gelinerek kaybolmasını bekleyemeyiz. Kaybolmalarını ve
iyileşmelerini beklememeliyiz zaten, onlara hassasiyetle yaklaşmalı ve
sahiplenmeliyiz. Böylece potansiyelimizi ortaya çıkarabiliriz.
Bir şeye tepki
verdiğinizde farkına varıp şuan bende ne oluyor diye sorduğunuzda gücünüzü
geri kazanabilirsiniz. O tepkiyi verme sebebiniz kendi hikayelerinizdir. Bilin
ki orada olan bana karşı değil, benimle birlikte oluyor. Orada merkezdeyim ve
özgürlük başlıyor.
Beden farkındalığı,
duygu farkındalığı, tepki farkındalığı, ihtiyaç farkındalığı, travma/karmaşa
farkındalığı, gölge/bilinçdışı farkındalığı bireyleşme sürecinde bana yol
gösteriyor.
Bir şeyi almak veya
vermek istediğinizde kendinize sorun gerçekten almak istediğim veya vermek istediğim
için mi alıp veriyorum? Yoksa altta yatan kabul görme, güvende hissetme, sevme
gibi başka dinamikler mi beni yönetiyor?
Bireysel
olgunlaşmanın ilk adımı beden gücünü farketmek, nefesine odaklanmaktır.
İşte yazar daha
neler neler anlatıyor nasıl bizi bilinmeyenle buluşturuyor inanamazsınız.
Kimine ders kitabı niteliğinde gelebilir. Bir anda bitirmek zorunda değilsiniz
ama içimizde, bedenimizde, zihnimizde ve ruhumuzda neler dönüyor farkındalığını
arttırmak için kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kendinizi
tanıyabilmeniz dileği ile..
Sevgiler,
Ece